Skip to main content
Genel

Yerelden Küresele/Küreselden Yerele: 30 Yılda Neler Olmaz ki? başlıklı kitabımız yayında!

Yerelden Küresele/Küreselden Yerele: 30 Yılda Neler Olmaz ki? kitabını okumak için tıklayınız.

From Local to Global / Global to Local: What a Difference 30 Years Make! kitabını okumak için tıklayınız.

Türkiye koşullarında 1993’ten bu yana çalışmalarına aktif bir şekilde devam etmeyi başarmış bir feminist örgüt olmak bir yandan büyük bir mutluluk bir yandan da büyük bir sorumluluk – bu sorumluluk hem 30 yılı aşkın süredir kadın ve LGBTİ+ hareketlerinden yol arkadaşlarımızla yürüttüğümüz feminist mücadelenin belleğinin tutulmasına hem de bugün ve gelecekte örgütlülüğümüzü ve dayanışmamızı büyüterek sürdürebilmeye dair. Tam da bu sebeple kuruluşundan bu yana KİH’in tarihine ve  parçası olduğu feminist hareketlerin yakın geçmişine bakan kitabı Yerelden Küresele/Küreselden Yerele: 30 Yılda Neler Olmaz ki? başlığıyla Türkçe ve From Local to Global / Global to Local: What a Difference 30 Years Make! başlığıyla İngilizce olmak üzere iki dilde hazırladık. 

Derneğin hikayesini, iç içe geçtiği Türkiye’deki ve uluslararası alanlardaki feminist mücadelelere odaklanarak aktaran kitap üç ana bölümden oluşuyor. Her bölüm, dönemin politik bağlamının toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin önüne çıkardığı zorlukları ve sunduğu imkanları dikkate alıyor. Aynı zamanda, dayanışma ve örgütlenen ağların kazanımların elde edilmesini ve korunmasını nasıl mümkün kıldığını ortaya koyuyor. Dönemin ekip üyelerinin tanıklıkları, söyleşiler, belgeler ve kampanya anekdotlarıyla zenginleştirilen anlatım, feminist mücadelenin çok katmanlı ve kesişimsel yapısını vurguluyor. Kitapta dernek ekibinden kişilerin yanı sırafeminist hareketin kolektif hafızasına katkı sunan, dernekle yolları çeşitli şekillerde kesişmiş kişilerin desesi var. Söyleşiler, arşivlerden belgeler, fotoğraflar ve derneğin yayınlarından bir seçkiyle mücadele tarihine yakından bir bakış sunan bu kitap aynı zamanda, ulusal ve uluslararası ağlarla kurulan dayanışmanın gücünü ve feminist mücadelenin etkisini gösteriyor.

Kitapta, Kadının İnsan Hakları Derneği’nin kadın hareketiyle dayanışma içinde yürüttüğü kampanyalar ve bu kampanyaların yasal kazanımlara dönüşüm süreci ayrıntılı olarak ele alınıyor. 4320 sayılı Koruma Emri Kanunu’nun kabul edilmesi için yürütülen kampanyadan Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu reformlarına uzanan süreçler bunlardan bazıları. Bu reform kampanyaları kapsamında kadın örgütlerinin kurduğu güçlü platformlar ile kadınların aile içinde yasal olarak eşit haklara sahip olması, “namus” gibi ataerkil kavramların yasadan çıkarılması ve cinsel suçların kişilere karşı suçlar olarak yeniden tanımlanması gibi kritik kazanımlar konu ediliyor. Yine Türkiye kadın hareketinin kadına yönelik şiddetle mücadele etmek için azimle yürüttüğü büyük kampanyalar sonucunda imzalanması ve kabulü sağlanan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun süreçleri kitapta detaylı şekilde yer alıyor. 1997’de ilki yazılan gölge raporlar da dahil olmak üzere CEDAW (Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi) ve Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu gibi uluslararası mekanizmalarda kadın örgütleri olarak yürütülen etkili savunuculuğun yıllara yayılan hikayesi ile KİH’in Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) arasında toplumsal cinsiyet eşitliğinin bağımsız bir hedef (Hedef 5) olarak kabul edilmesinde küresel kadın hareketiyle yürüttüğü yoğun çalışma yayında ele alınan tarihin önemli ayaklarından. Ayrıca, cinsel haklar konusunda küresel bir dayanışma modeli oluşturan Müslüman Toplumlarda Cinsel ve Bedensel Haklar Koalisyonu (CSBR) başta olmak üzere, uluslararası dayanışma ağlarına dair aktarılan süreç ve deneyimler, bu ağların değişim yaratma potansiyelini ve hak savunuculuğu açısından önemini ortaya koyuyor. 

Kitapta, kadınların kazanılmış haklarına yönelik son yıllarda giderek artan saldırılara karşı yürütülen mücadele, kadın hareketinin kampanyaları ve direniş stratejileriyle birlikte ele alınıyor. Türk Ceza Kanunu 103’te çocuk istismarını meşrulaştırabilecek düzenlemelere karşı yürütülen ve yoğun kamuoyu tepkisiyle önerilerin geri çekilmesini sağlayan kampanyalara odaklanan kısımda kadın örgütlerinin mobilizasyon gücüne özel bir vurgu yapılıyor. Nafaka hakkını sınırlandırmayı hedefleyen düzenlemelere karşı oluşturulan platformlar ise, çok bileşenli bir mücadelenin etkili bir örneği olarak detaylandırılıyor ve kadın hareketinin bu süreçlerde kazandığı deneyimler tartışılıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme sürecindeki mücadele, geniş katılımlı eylemler ve uluslararası dayanışma kampanyaları üzerinden anlatılıyor ve sözleşmenin nasıl sahiplenildiğini gözler önüne seriyor. Kitap boyunca, bu kampanyaların yalnızca yasal düzenlemelere değil, toplumsal normların dönüşümüne de katkı sağladığı vurgulanıyor. 

Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı (KİHEP) kitapta özel bir yere sahip. Türkiye genelinde binlerce kadına ulaşan bu program, hak temelli ve feminist bir yaklaşımla bireylerin güçlenmesini, kadınların haklarını hayata geçirmesini ve yerel örgütlenmelerin tohumlarının atılmasını destekledi. 1994’te Ümraniye Kadın Merkezi’nde filizlenen KİHEP, kısa sürede ulusal ve uluslararası hak temelli dönüşüm için önemli bir mücadele aracına dönüştü. Yıllar içinde Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ile yapılan işbirlikleri, bu kurumun lağvedilmesinin ardından ise yerel yönetimlerle kurulan dayanışma ağları sayesinde kapsamı genişledi. Büyümeye devam eden ağıyla KİHEP, bugün, yalnızca kapsamlı bir eğitim programı değil, aynı zamanda kadın dayanışmasının ve feminist örgütlenmenin önemli ve başarıyla işleyen bir aracı. KİHEP’in ortaya çıkışından bugün geldiği noktaya uzanan hikayesi, siyasi atmosferle de ilişkili bir şekilde geçirdiği değişimler kitapta detaylarıyla aktarılıyor. 

Yerelden Küresele/Küreselden Yerele: 30 Yılda Neler Olmaz ki? başlığının da ortaya koyduğu gibi, kitabın temel hatlarından birini, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için yerel, ulusal ve uluslararası düzeylerde verilen mücadeleler arasında örülen bağlar oluşturuyor. Türkiye’nin farklı yerellerindeki örgütlenmelerden kadınların deneyimleri ve hak mücadelesi uluslararası düzeydeki savunuculuk çalışmalarını beslerken uluslararası düzeyde elde edilen deneyimleri ve kazanımları ulusal ve yerel örgütlenmelere aktarmak, KİH’in kuruluşundan bu yana önceliklendirdiği bir prensip ve yöntem oldu. Farklı düzeylerdeki aktörler arasında etkileşimin kurulması ve kuvvetlendirilmesini de önemseyen bu yaklaşımın ne şekillerde uygulamaya konduğu kitap boyunca çeşitli yönleriyle ele alınıyor. 

Bu kitabı hazırlarken, geçmişteki kazanımlarımızdan yeniden ilham aldık ve geleceğe dair umutlarımız pekişti. Dayanışmamız ve hayallerimiz etrafında şekillenen 30 yıllık bu mücadelenin tarihini sizlerle paylaşmanın heyecanını yaşıyor, bu hafızanın sizler için de umut kaynağı olmasını diliyoruz.

Dayanışmayla,
Kadının İnsan Hakları Derneği