Erkekler her gün kadınları öldürmeyi, yargı şiddete maruz bırakılanlar yerine failleri korumayı, devlet kadınların ve LGBTİ+’ların haklarına saldırılarındaki ısrarını sürdürüyor.
Yoksulluk her geçen gün daha da derinleşiyor ve hayatlara mal oluyor, depremin ardından yerine getirilmesi gereken sorumluluklar ötelendikçe öteleniyor.
Norm haline getirilmeye çalışılan hukuksuzluk her alana yayılıyor, kanuna aykırı ve keyfi şekilde hapsedilenlerin sayısı artıyor. Dünyanın birçok yerinde iktidar uğruna yürütülen savaşlarda kadınlar ve çocuklar katledilmeye devam ediyor.
Biliyoruz ki, hayatlarımızı saran tüm bu şiddet ve hak gasplarına, iktidarlarından başka hiçbir şeyi gözü görmeyenlere, hetero-patriyarkanın kıskacında sıkışmaya karşı güçlenmemizin, şiddetten uzak, özgür ve eşit hayatlar yaşayabilmemizin yolu dayanışmamızdan, örgütlü yanyanalığımız ve mücadelemizden geçiyor.
Biz de toplumsal cinsiyet temelli şiddetten, savaştan, yoksulluktan, sömürüden azade bir dünya kuracağımıza dair inancımızı büyütmeye, dayanışma ve mücadelemizi ısrarla sürdürmeye devam ediyoruz!